Tüm gebelerin düşük riski vardır. Çünkü düşüklerin en sık sebebi, döllenme sırasında oluşan kromozom anormallikleridir. Kromozom anormallikleri nedeniyle bebek rahime yerleşmeden (gebelik testi pozitifleşmeden) önce, kimyasal gebelik aşamasında ve ileri haftalarda düşüğe neden olur. Yani sıklıkla yaşamla bağdaşmayacak kadar sağlıklı olmayan embriyoların elenmesidir.
Sperm-yumurta döllenmesi sonrası oluşan gebelik ürünlerinin yarısından fazlası sağlıklı olmadığı için bozularak atılır. Dolayısıyla düşük yapan kadınların düşükten kendilerini sorumlu tutmaları yersizdir. Hareket etmek, çalışmak, cinsel ilişkiye girmek, ağır kaldırmak düşük nedeni değildir. Ancak iyi kontrol edilmeyen diyabet, hipertansiyon, tiroid hastalıkları ve benzeri kronik hastalıklar, sigara, alkol, bazı ilaçların kullanımı düşük riskini artırabilir.
Tüm gebelik süresinde gebelerin % 40’ı kanama olur. Erken dönem gebeliklerde görülen kanmaların % 90’ı düşükle sonuçlanmaz. Kanaması olan bir gebeye progesteron verilir, istirahat önerilir ve cinsel ilişki yasaklanır. Kanamanın azalmasını, durmasını, tekrar başlamamasını sağlayan bu öneri ve tedavilerin, düşüğü engelledikleri kesin değildir. Sağlıklı bir gebeliğin kanama da olsa, gebe hareketli bir yaşam sürse de düşmesi beklenmez. Sağlıklı olmayan bir gebelik ise kanama olmasa da, anne sürekli istirahat etse de, progesteron vb. ilaçlar kullansa da düşükle sonuçlanması kaçınılmazdır.
Düşük oranları hafta ilerledikçe azalır. Çünkü sağlıksız bebeklerin elenmesiyle ileriki haftalara ulaşan bebeklerin çoğu sağlıklı olduğu için düşük riski de oldukça azalmıştır. Örneğin 5. haftadaki gebeliklerin yaklaşık % 20’si düşerken 12. haftadaki gebeliklerin ise %2’si düşükle sonuçlanmaktadır.
